Ürkütücü karanlığın içinde, siyah güzelin kıvrımlı balon poposu göz kamaştırıyordu; her hareketiyle sarkık göğüsleri ve bembeyaz dişleri şehvetle parıldıyordu. Damar damar atan yaranın içine girmek isteyen deli gibi bir arzu vardı; o kocaman kara yarak, amcığını yakıp kavuracak kadar hevesliydi. İnatçı bakışlarla yere çömeldiğinde, o nefis assını iki yana açarken yüzünde sapkınca bir gülümseme belirdi. Kendi kendine mırıldandığı küfürlerle iyice kızıştırdı ortamı; “Dayanamıyorum artık, şu amcığı kökleyip delerim,” dedi hırlayarak.
Yavaşça elini bele attı, kıvrımlarının arasından kaydırdığı parmaklarıyla amcığını kaşırken nefesi hızlandı. Derin bir oh çekti ve sertçe yayladı kalçasını, o minnoş ama korkunç çukuru resmen davet ediyordu içine. Buz gibi elleriyle sıkıştırdığı topuklarından tutup poposunu iyice kaldırdı, o apış arası donduran esnada adam hızlıca yaklaştı. Ağzına kadar dolu olan yarak, cüretkar parmakların şehvetli dokunuşuyla canlandı; boyu boyunca titreyen et bağrında inadına derinlemesine ilerliyordu.
Birdenbire bastırdı dayamasını; sertlik ve acı birbirine girerken kadının yüzü katran karası oldu. “Siktir git!” diye bağırsa da vücudu kendi kendine titriyordu, beyninden vurulmuşa döndü resmen. O lanet olası sert dokunuşları derinlere işledi, hep daha fazlasını istediğini itiraf etti küçücük nefeslerinde. Kırmızı renkler basarken ensesine inleyen ter damlaları arasında yutkunması zorlaştı; köklemeler azgınlaştıkça amcığın ucunu patlatması an meselesiydi.
Sonunda kontrolü kaybettiği anda bütün bedeninde zonklayan zevk dalgaları patladı; dilinde uzun bir küfür bırakarak çığlık attı. O kara deliğe saplanan adam son bir hamleyle yarmıştı onu—delici ve kıpkırmızı bakan gözlerle kendinden geçti kadın. Kökleme bitmediği halde nefesi kesilmişti, tükürüğü bile acıyla harmanlanmıştı ama içini yakan bu anın tadını çıkarıyordu artık, tam anlamıyla mahvolmuştu o deli sikişte…